
Derya, 29 yaşındaydı. Kadıköy escort sokaklarının gündüz hâlini de gece hâlini de ezbere biliyordu. Ama geceleri daha çok seviyordu. Çünkü geceler sessizdi. Çünkü karanlıkta kimse gözünün içine bakmazdı.
Aslen Zonguldaklıydı. Annesi yıllar önce göçmüş bir madencinin eşiydi, hayatını çamaşır yıkayarak kazandı. Derya, yoksulluğu içine sindiren değil, onunla savaşanlardandı. Liseden sonra İstanbul’a geldi. Önce çalıştı, sonra açıköğretime kaydoldu. Her şey zordu ama imkânsız değildi — sanıyordu.
Hayatın planı farklıydı. Derya çalıştığı işyerinde patronunun tacizine uğradı, sesini çıkarınca kapının önüne kondu. İşsiz kaldı, evinden atıldı. Kadıköy’de tanıştığı biri ona kalacak yer ve “iş” teklif etti. İlk başta ne olduğunu anlamadı, sonra bildiği hâlde sustu. Çünkü açlık, onurdan daha gürültülüydü.
Zamanla göz göze gelmemeyi, adını gizlemeyi, gece sokaklarda görünmez olmayı öğrendi. Bahariye’de yürüyen kadınları izlerken kendi silik varlığına hayıflandı. Moda sahilinde sabahladığı günlerde hep aynı soruyu sordu kendine:
“Bu benim hayatım mı gerçekten?”
Bir gün Caferağa’daki eski bir apartmanın duvarında küçük bir not gördü:
“Kadınlar için destek — güvenli alan, barınma, danışmanlık.”
Numarayı aramak günler sürdü. Sonunda aradı.
Gittiğinde ona önce bir yatak verdiler. Sonra bir sıcak yemek. Sonra bir cümle:
“Sen yalnız değilsin.”
O günden sonra Derya’nın hayatı yavaşça yön değiştirdi. Temizlik işine başladı, ardından bir kafede baristalık yaptı. Kadıköy escort aynı sokaklardan geçerken artık gözlerini kaçırmıyor, vitrinlere uzun uzun bakabiliyordu. Karanlık onun hâlâ bir parçasıydı ama artık tek rengi değildi.
Derya şimdi her sabah Moda sahilinde yürüyüş yapıyor. Aynı bankta oturup denize bakıyor ama bu kez ellerinde bir defter ve bir kalem var. Hikâyesini yazıyor.